"gezi" günlüğü

22:41 journey of my hands 27 Comments

selam arkadaşlar....

aslında sadece kandil kutlamak için ufak bir yazı planlamıştım ama vazgeçtim..klavye nereye götürürse oraya doğru gidicek bugün....belli ki uzun bir yazı olacak,eğer bu yazıyı okumak için uzun buluyorsan,bir de Taksim'de sabahlamayı dene.......

öncelikle kandilimiz mübarek olsun....Allah (evet,tüm dövmelerime ve 'marjinal' görüntüme rağmen inancı kuvvetli biriyimdir ) tüm kalpleri ve gayb'ı bilendir...hakkımızda en hayırlısını versin...

ben yeri geldiği zaman hep söylerim..."evimde televizyon yok" diye...insanlar da her zaman şaşırır...henüz bunu doğal karşılayan biri ile karşılaşmadım....şaşkınlık biraz azalınca sorulan soru hep aynıdır; "neden?" .....

"BEN, BEYNİME TECAVÜZ EDİLMESİNDEN HOŞLANMIYORUM !!" ....

hep aynı cevabı verdim,vermeye de devam edeceğim....

"aaa...haber de seyretmiyorsun sen o zaman..." diyip aklınca aşağılamaya çalışanlara da bir soru sordum; "sen haberlerde sana gösterilenlerin doğru olduguna inanıyor musun? ben inanmıyorum" dedim...ve hep fark ettim ki karşımdaki insan inanıyor...

söyleyecek bir şey yok..yıllarca savunup durduğum fikrin,bugün gün gibi aşikar karşımda durması bana yetti....ama yetmeyen şeyler de vardı elbet....

geçtiğimiz cumartesi Taksim'deydim...pek de bir olay yaşadığımı söyleyemem...elbet gazdan az da olsa nasibimi aldım ama bir sonraki gidişimle kıyaslanınca deve de kulak değil,serçe tırnağımın yarısı kaldı....

pazartesi dükkanı kapadıktan sonra arkadaşlarla buluştuk,ver elini Taksim dedik,çıktık yola...limonumuz,sirkemiz,talcidli sularımız,maskemiz,pomadımız,tüm dışsal hazırlıklarımız tamamdı da,kimse içsel hazırlık yapmamız gerektiğinden bahsetmemişti....

ben bugüne kadar hiç bir gösteriye katılmış biri değilim,ama bu kez başka....başka oldugunu  hissedemeyenler için üzgünüm...

o gecenin ayrıntılarına pek girmek istemiyorum...o gece sadece Taksim de değildik..Gümüşsuyuna da gittik,sonra sağ sağlim Taksim'e geri döndük...sağ sağlim diyorum çünkü,gerçekten de bir uzvumun sakat kalmasına çok yaklaştım....

"sevgili annem,sevgili Nurdan'ım....günlerdir bu paylaşımı yapmak istediğim halde,seyende yapmaktan sürekli kaçınıyorum...lütfen az sonra okuyacakların için endişelenip,ağlayıp arama...biliyorum çok zor bu senin için,ama lütfen seninle 'baş başa' konuştuğumuz şeyleri hatırla....'senin düşüncelerin farklı,sen farklısın' dediğin anların hatırına güçlü ol....'sen hiç bir şey anlatmıyorsun ki bana' diyerek serzenişte bulunma...hiç bir evlat annesinin 'o kadar 'güçlü oldugunu düşünmez,kıyamaz....eğer daha metanetli bir yapın olsaydı,belki de anlatacağım  ilk insanım olurdun...seni her şeyden çok daha fazla seviyorum...ama ,yapmak istediklerimi sırf sen üzüleceksin diye yapamayacaksam meydana çıkıp direndiğim şeylerin anlamı kalmaz ....."

bu paragraf bir çoğunuza tuhaf gelebilir....zaten bu ara o kadar tuhaf şeyler yaşıyoruz ki sanırım artık şaşırtmaz da.....annem tanıdığım en güçlü kadınlardan biridir...çelişki gibi duruyor dimi ? ama değil....hayatta duruşu öyledir...bir çok özelliğimi de kendisinden almışımdır,bununla gurur da duyarım ama hastalık ,kazalar konusunda metanetli biri değildir...ama öyle olmasını çok isterdim...

sanırım 1,5 yıl önce idi...bir kaza geçirip düştüm ve yürüyemez duruma geldim...şöyle söyliyim; salondan banyoya gitmek yarım saatimi alıyordu....eşim beni ancak 40 dk da giydiriyordu...değil kendi başıma hareket etmek,yattığım yerde sağımdan soluma dönebilmek için çaba sarf ederken gözlerimden yaşlar süzülüyordu....(annem bunu da ilk kez duyuyorsun ama lütfen kızma....kendinden geçercesine ağlayıp üzülerek hastahanelik oldugun için ,bir şey oldugunda sana anlatmama kararım hala geçerlidir )...o günler yatakta geçerken çok şey düşündüm...çok şeyi sorguladım ama en önemlisi de bir çok şeyi fark ettim....

tıpkı pazartesi oldugu gibi....

pazartesi çil yavrusu gibi gazdan kaçarken duvara tosladım....büyük bir hızla....beni kimsenin itmediğine eminim...orası öyle bir yer değil...evde videoları izleyip ahkam kesmeye benzemez....orayı yaşamak gerekir anlamak için....gözlerimden yaş fışkırırken,öksürmekten helak boğazım bir yana bir de yıldızları saydım bir güzel .....

zaten göz gözü görmüyorken birilerinin kolumdan tuttuğunu ve beni çekiştirdiğini algıladım...bir yerlere sığınıp saldırını geçmesini beklemeye başladık....

benim gözlerim zaten hassastır...bir de gaz yiyince düşünün...en nihayet açabildiğimde yanımda kolumu tutan kızın bizim gruptan olmadığını,grubumdan kopmuş oldugumu fark ettim....ama fark ettiğim tek şey o değildi....

sol kulağım da korkunç bir ağrı ve duyma kaybı.....

10-15 dakikalık bir bekleyişten sonra telefonlara sarıldı herkes,dostunu,kardeşini aramaya başladı...bende hemen grubumdan birilerini aradım...buluştuk tekrar....beni yerden toparlayan grupla birleşip daha büyük bir grup olduk....

ben haricinde bir erkek arkadışımız da ayağından hafif yaralandı....ama olay soğudukça benim yaralanmamın boyutları gün yüzüne çıkmaya başladı...sol kulağım kesinlikle duymuyordu....saatler geçtikçe (tabi bir kaç ağrı kesicinin de etkisiyle) ağrı geçti ama işitme kaybı kaldı....

kendimizi toparladıktan sonra Taksim'e doğru yol aldık....yolda giderken iki grup kaynaştık,sohbete başladık...beni yerden kaldıranın iki kardeş oldugunu sonradan öğrendim...biri kız,diğeri erkek....ilginç diyaloglar yaşandı....

kız sordu "sana ne diyim? sibel mi? abla mı?"...."canın nasıl isterse" dedim...sibel dedi...."iyimisin şimdi,ben nasıl çarptığını gördüm...önce duvara kafanı vurdun sonra da yere yapıştın ..." deyince koyverdik kahkayı gitii :)  bende "sümük gibiymişim" deyince gözlerimizden yaş fışkırana kadar güldük...öyleki grubun geri kalanı ne oldugunu sorunca cevap bile veremedik....

aslında komik bir diyalog değildi....ama zihin çok tuhaf bir şey...üzerindeki stresi bir şekilde boşaltman gerektiği zamanlarda ya öfke yolunu seçiyor yada böyle gülmeli kriz yollarını....bizim zihinlerimiz gülme yolunu seçtiği için şükürler olsun.....

krizi atlattıktan sonra ben bir sigara yaktım...bir süre sessiz kaldık....sonra dayanamayıp sordu:

"neden dövme yaptırdın ?"
"ilkini yaptırdığımda 19 yaşındaydım...ikincisini ise 24 yaşında yaptırdım...üçüncüsünü de dövmecilik yapmaya karar verdiğimde deneme için yapmıştım...ilki anneye bir başkaldırı idi...ikincisinde bilincimin yerinde oldugundan emin değilim...üçüncüsü de acemi oldugum için başkalarını kullanmak yerine kendimi kullanma uğruna ama en önemli ve kıymetlisi sonuncusu...inandığım ve düşünce sistemimin temel taşlarını önce resmettim,sonra da kendime kazıdım" dedim....

laf lafı açtı...eşimden,hayatımdan yaptığım işten konuştuk...cebini çıkarıp hemen Turuncu Oda'yı kaydetti....ve şu cümle ağzından kaçtı....

"senin gibi birini kurtaracağım hiç aklımdan geçmezdi...."

söylemesiyle özür dilemesi bir oldu....ben sadece gülümsedim....önemli olmadığını söyledim....ama dinletemedim....defalarca özür diledi...hiç gereği yokken....ve en sonunda bir cümle daha patlattı:

"ben senin gibileri gördüğüm zaman nefret duyuyordum biliyormusun? "

"neden?" dedim..."senin gibi başımı örtmediğim,oram buram dövmeli oldugu için mi?" ....."evet" dedi...."bu ne zamandı ?" dedim....şaşırdı...."nasıl yani?" dedi...."bir kaç saat önce beni yerden kaldırmamış olsaydın muttemelen daha kötü şeyler yaşacaktım...ama sen beni orada bırakmadın... kurtardın...hem de kendi canın pahasına...şimdi o nefret duyan kızla aynı kız oldugunu mu düşünüyorsun ?" dedim...."bilmiyorum" dedi....

daha bügün telefon açtı bana...."ben o kız değilim,artık biliyorum" dedi....

uzuun bir geceydi o gece....benim dizlerimde uyudu...ben saçları açık olmadıgı için türbanını okşadım...ağladık....bakıştık....bazen öyle bakışmalar oldu ki,sanki ruhlarımız gördük....

işte orası öyle bir yer ey dostlar....evden ahkam kesip,bana mail atarak "ne için direniyorsun ki?" diyenlere cevabım.....

ben niye direndiğimi biliyorum da....sen benim niye direndiğimi biliyor musun?

-günde kaç saat çalıştığını söylüyorsun
-günde kaç saat uyuduğunu söylüyorsun
-günde kaç saat evinle ilgilendiğini söylüyorsun
-günde kaç saat ıvır-zıvıra vakit harcadığını söylüyorsun da......

ben günde kaç saatini düşünmeye harcadığını henüz duyamadım....savunduğum hiç bir şeyi,altını özellikle çiziyorum,hiç bir şeyi tecrübe etmeden içime almam ben...almadım....almayacağım da.....ve eğer içime almışsam da artık kusmanın hiç bir yolu da yoktur....ta ki yeni bir hayat tecrübesi ile bir üst basamağa çıkana dek.....bu yüzden az biraz zahmet olacak ama,hazıra konmak yerine biraz düşünebilirsen ne için direndiğimide belki bulabilirsin.....

ve şunu da belirtmek isterim ki,orada olan herşeyin doğru oldugunu da düşünmüyorum....ama bu demek değil ki düşündüğüm herşeyi de ortaya sermek zorundayım....lütfen üslubunuza ve hitabınıza dikkat edin...size hala ılımlı ve yapıcı cevap veriyor olmam,bunun aksi davranışını bilmediğimi göstermez....yürüdüğüm,yürümek istediğim yolu gösterir....

lütfen buraya yorum yazan arkadaşlar alınmasınlar...bu söylemim tamamen gelen maillere yöneliktir...burada da aksi fikrini söyleyen arkadaşlarım oldu ama üslupları o kadar anlaşılır ki,bir şey söylemek için delirmiş olmak gerekir...ya da bir şeyleri düşünemiyor olmak.....

bir gece de ne öğrenilir ki diye düşünen çok insan tanıyorum...ama açın kulaklarınızı da iyi dinleyin....insan bir gece de,bir gün de,bir hafta da ya da bir ayda bir şey öğrenmez....insan ,bir an da bir şey öğrenir...tek bir an,bütün bir hayatın sorgusu olabilir....ve dikkat edin; anlarda bir şeyler yakalamış olan insanların iç dünyaları ,sürekli hayatının tamamına bakarak kendini yiyip bitirenlerden çok daha kalitelidir......

ben belki bir kulağımın işitimini kaybetmeye çok yaklaşmıştım ama düşünün,o kız arkadaş neyini kazandı...benim için bir kayıp gibi görünen o an,o arkadaş için neyin kazancıydı ?

tesadüf diye bir şey yoktur...hiç bir zaman inanmadım...sadece bilinmez vardır....henüz insan aklı ile algılayamadığımız bir bütün...işte o bütüne ulaşmak için yürüdüğümüz yollarda bazen kiminin kaybı diğerinin kazancı olur....

yargı kolaydır,kabullenmek zor....
ben seni bilmem,ben kendimi bilirim....
ben zoru severim de ,sen neyi seversin?
neyi seçeceğini ise sen bilirsin.....

şimdi gidiyorum.....ve tekrar hepimizin kandili mübarek olsun diyorum....

Ey Allah'ım....sen herkesin kalbini en iyi bilensin....gönlü güzelliklerle dolu olan kardeşlerimin el açıp ettikleri duaları duy,kabul et...niyetlerini bozmuş olanlarınkini ise kendilerine döndür....eğer kalbimde yolundan sapmışlık bulursan anlamam için yardım et,beni tekrar yoluna döndür....

huzurlu,sevgi ve barış dolu bir gece olsun efendim.....

You Might Also Like

27 yorum:

  1. sibelim nasıl bir yazı bu... kelimelere sığdıramıyorum duygularımı. şu anda her şeyi hissediyorum. hüzün, üzüntü, sevinç ve belki biraz umut. yaşadıklarını hayal bile edemiyorum. allah seni daha önceki durumunda korumuş canım ki hayata ve herşeye dört elle sarılmışsın.
    ah o anneler yokmu hayata karşı çok sağlam ve dayanıklıdırlarda biz evlatlarına gelince bütün o vasıflar gider ve kırılgan varlıklara dönerler. bilmezlerki bizi güçlü yapan onların bu dik duruşlarıdır ve bilmezlerki onlar bizim üstümüze ne kadar titriyorlarsa biz de öyleyiz.
    taksim macerana gelince niye istanbul da oturmuyorum diye çoğu kez hayıflanmıyor değilim hani. ama sen ve senin gibi arkadaşlarımızın duygu dolu yazılarını okudukça nasıl gurur duyuyorum anlatamam. evet kötü şeyler yaşamışsın dediğin gibi ama sonucu çok güzel olmuş.
    hayatım boyunca açık , kapalı, dövmeli, gay yada bunun gibi ayırım yapmadım. toplum ne der diye düşünmedim çünkü söz konusu olan insanlık. önemli olan neye büründüğümüz yada hangi kalıplara girdiğimiz değil kafamızın içindekiler. aynı havayı soluyor ve aynı bayrağın altında yaşıyorsak böyle bir ayırım olmamalı zaten.
    bizi bu hale getirenler utansın.
    ve artık lütfen ama lütfen biraz genç ve idealist siyasiler istiyorum. diğerlerinin artık kenara çekilme zamanı . onların yapamadıklarını işte gençler yaptı.
    canım inşallah dediğin gibi bütün güzel ve hayırlı dualarımız kabul olur ve kötü fikre sahip olanların kötülükleri kendine döner.
    hayırlı kandiller canım.
    seni çok ama çok seviyorum. Allaha emanet ol...

    YanıtlaSil
  2. Size,gençlere ve kendine saygısı olan herkese bravo! Bütün kalbimle destekliyorum ve herkese hayırlı Kandil diliyorum...(Bu arada büyük geçmiş olsun)

    YanıtlaSil
  3. Canım benim başından geçenlere ne diyeceğimi bilemedim bir yandan sağlığın için durumuna üzüldüm ancak bir yandan da böylesi güzel ortamlar içinde güzel olaylara şahit olman ayrı ayrı mutlu etti beni.Tüm samimiyetimle söylüyorum sana hep de söyleyeceğim çok farklı ve gerçekten harika birisin, bu olumsuz yorumları alabilecek kadar herkese açıksın.Bu nedenle her zaman olmasa da olumsuz yorumlar alabiliyorsun fakat bunlara takmaman gerekir,bunlar senin etrafındaki yoğunluğu kaliteli hale getirmek için sınav bence,yani sen bu kişileri ele ki sen ve senin gibiler kalsın etrafında.Sen bunu hakediyorsun ve seni haketmeyenlere yorumun bile olmasın canım..
    NOT:Tedavini ol bir an önce ve kendine dikkat et sana ve senin gibilere ihtiyacımız var...

    YanıtlaSil
  4. Merhaba sayfanizi begenerek takip ediyorum yorumlarin cok güzel ve üzücüydü hayatta tesadüf diye birsey yok her sey bir nedendir belkide karsilasmanin getirdigi kardesligin dostlugun anlamidir bence benimde turbanli arkadaslarim var ama herkes biribbirini oldugu gibi kabul ediyor ve dikkat ediyoruz kalb kirmamak icin böyle bir zamanda herkesin birlik olmasi gerekiyor.Kulagini ihmal etme derim sonra cok piman olursun saglicakla kalin sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  5. Sibel hanııım,
    Öncelikle geçmiş olsun.
    Her Şer'de bi hayır vardır derler ya...
    Şu iki gündür öyle anlatımlar duygu aktarımları okuyorum yada İstanbul'daki yakınlarımdan dinliyorum kiii.Sonunda bahsettiğimiz hep, UMUT.Geleceğe,insanlığa ve birliğe olan umudu arttırdı bu birliktelik.Umarım istenmeyen olaylar olmadan tatlıya bağlanır.
    Dün akşam gezi parkında olan bir yakınımla, bugün telefonda konuştuk.Öyle güzel şeyler anlatıyordu kiii iki hafta sonra geleceğim İstanbul'da direniş sürer inşallah diye içimden geçirdim çünkü orayı yaşamayı çok arzu ettim.
    Neyse yazmak, söylemek istediğim o kadar çok şey var ki biir türlü toparlıyamıyorum :D ve kesiyorum.
    Allah herkese müstehakkını versin inşallah.

    YanıtlaSil
  6. Canım gece dört olmak üzere.Ben çocukluğumdan beri nur cemaatinin içinde büyüdüm yetiştim.Cemaatimin kolejlerinde okudum,yurtlarında evlerinde kaldım.Sağım solum önüm arkam ailem eşim dostum da cemaatten.Kısacası ben dört yaşından bu yana bu düşüncenin ikliminde yetiştim.Bazı tercihler insanın iradesi dışında oluyor,kendi adıma iyi ki ben buradayım diyorum ama olmayanlara da asla neden yoklar demedim.Hiç bir şey tesadüf değildir demişsin,çok çok doğru her şey tevafuk,Her şeyde O'nun iradesi var.
    Seni henüz yakından tanıyamamış olsam da ben dövmen olsun olmasın karşımda hep karakterli,duruşu net ne istediğini bilen bir dost gördüm.En çekindiğim kişiler nerede ve ne için bulunduğunu bilmeden aval aval dolaşanlardır ki ben en çok onlardan korkarım.Çünkü bu kişilerin ne yapacakları belli olmaz.
    Ben sokaklara hiç çıkmadım,çıkana da niye çıktın demedim.Yalnız ne yapmak istediğini bilmeyen duruşu olmayan kişilerin verdiği zarara ziyana kızdım.Zarar neticede hepimize dönecek!
    Sağlığın konusunda da çok endişelendim kafanı çarpmışsın ve hatırlamıyorsun bile,bugün sana bir şey olsa idi "birileri" inanmak istemese de 3 dövmesi olan Sibel'e başı kapalı Rabia için için ağlardı.Kandilin mübarek olsun.Muhabbetle ve lütfen sağlıkla kal olur mu?

    YanıtlaSil
  7. Sevgili Sibel, nasıl güzel bir yazı olmuş bu böyle. Önce bir hızlı hızlı okudum sonra sindire sindire bir kez daha.Her seferinde gözüm yaşlandı..Taksim Gezi Parkı diyeceğim ama aslında bütün Türkiye'de çıkan olaylarda darbelendiniz, yaralandınız hatta öldünüz ama bize öylesine özlediğimiz artık umut etmekten vaz geçtiğimiz bir şeyi gösterdiniz ki,işte bunun karşılığı yok...BU anlattıklarında bunun en güzel kanıtı..Türkiye renk renk bir ülke, onu siyaha yada beyaza tek bir renge boyamanın mümkün olmadığını gösterdiniz.. Hele o anlar paragrafın yok mu, bu yorumu yazıp bitirir bitirmez onu hemen günlüğüme yazacağım..Bu arada çok geçmiş olsun, özellikle kulağın ciddi gibi umarım kalıcı bir şey olmaz..Lütfen kendine dikkat et, sen bize çok lazımsın:)) Bu arada anneciğinde artık seni affetmiştir herhalde, ona da sevgilerimi yolluyorum..

    YanıtlaSil
  8. Sevgili Sibel yazını yayınlar yayınlamaz okudum birkaç kez .Üzüldüm,güldüm,umutlandım,gözlerim doldu ve daha nice duygu.Sanki orada seninle birlikte duvara tosladım yıldızları saydım.Çok çok geçmişler olsun bu arada.Geçmiş kandilin de mübarek olsun.

    Birkaç gündür öyle yazılar yorumlar okuyorum ki bloglardan bazen tam umutların yeşerdiği yerde yine dikenler mi bitecek diye korkuyorum.Yine empati kurmadan ahkam keserek konuşan yargılayan ve özgürlük için sesini yükselttiğini sanıp yazılanlar için karşısındakini suçlayan insanlar ile karşılaşıyoruz.Bu kadar mı zor karşımızdakini anlamak sevmek diye isyanlardayım.Örnek alınacak bir olayı yine size bize çevirenlere karşıyım.Bu yazılanları okuyunca kendimi çok sorgular oldum.ben nasıl biriyim kime yakınım kimden nefret ediyorum diye ama emin ol bulamadım.ben mi garibim acaba der oldum.bakınca karşımdakine kılığı kıyafeti delip geçip gözlerim ta içerisini görüyor demekki dedim.Övgü gibi anlaşılmasın ama ben karşımdakinin tipine göre insan seçemiyorum.Karşımdakinin dövmesi yada çarşafı bana hiç rahatsızlık vermiyor.Beni sadece karşımdakinin kalbindeki sevgisizlik,riya,hoşgörüsüzlük ve saygısızlık korkutur.
    O yüzden herkesten ve gerçekten sesini özgürlük için yükselttiğine inananlardan ricam sevgi,saygı,hoşgörü ve empati.
    Böyle güzel kenetlenmiş ve böyle güzel sonuçlanan,o görünmez duvarların yıkıldığı,bir türbanlının bir dövmelinin dizinde sabahladığı :)olaylar duyunca ha işte diyorum hep böyle olalım.Bize böylesi yaraşır zaten.
    sevgiler...

    YanıtlaSil
  9. Nasıl güzel bir yazıdır böyle... Defalarca geçtim üzerinden... Yüreğine, kalemine sağlık...
    İnşallah aydınlık ve güzel, huzurlu günler gelecek...

    Geçmişler olsun diyorum. İnşallah şimdi iyisinizdir..

    Sevgilerle..

    YanıtlaSil
  10. Sibel diyecek söz bulamıyorum. 80 öncesi üniversite öğrencisi olduğumdan polis copunun tadını iyi bilenlerdenim. Sana çok geçmiş olsun! İyi ki varsınız,biz sizi iyi yetiştirmişiz bize de helal olsun!
    Pazartesi itibariyle Türk Oftalmoloji Derneği'nin resmi açıklaması 47 ciddi göz yaralanması 4 körlük :(
    Ben yazıyorum Sibel,en iyi bildiğim işi yapıyorum durmadan yazıyorum. Artık herkes elini taşın altına koyacak başka yolu yok.
    Sevgiyle kal,daima...

    YanıtlaSil
  11. Hani Türkçe derslerinde sayfalar dolusu yazıların özetlerini çıkarmamız istenirdi, sayfaları okuyup okuyup anladıklarımızı özetlerdik. Sizin yazınızı okurken her satırdan, her kelimeden kompozisyonlar yazılacak kadar güzel anlatımlar var.İnanarak ve en önemlisi birilerinin inanıp inanmamasına takılmadan yüreklice yazdıklarınız için teşekkürler.Yaşadıklarınız için sağlığınız için çok çok geçmiş olsun.Yaşadıklarınızdan hayatınıza kattığınız anlamlar için hayırlar olsun.Kandiliniz mübarek olsun.

    YanıtlaSil
  12. Sibel hanim yazdiklariniz beni cok etkiledi ve bu denli güzel bir yaziyi okumanin mutlulugunu yasiyorum su an. Bir seyleri söyleyebilmek icin sokaga ciktim, paylasimlarda bulundum ama ben yurt disindayim diye paylastigim yazilari propaganda olarak adlandiran arkadaslarim oldu. Uslubuma dikkat ettim, küfür eden oldu. Bu zor günlerde ne yaptigimiza dikkat ediyoruz.
    Bu arada dövmelerinizi de merak etmedim degil yani :)
    Almanya'dan kucak dolusu sevgiler. Kaleminize saglik. Yüreginize saglik.

    Okumanizi ve düsüncelerinizi paylasmanizi dilerim http://blog.ahukader.de/2013/06/gezi-parki-gosterisi-mainz.html

    YanıtlaSil
  13. sen kesinlikle çok farklı ve özel bir insansın.bunu söylememe de gerek yok aslında, biliyorsun. sabah sabah işyerinde klavye başında ağlattın beni. ben iş arkadaşlarıma ne diyim şimdi? dur en iyisi onlara da okutayım yazını. seviyorum seni, iyi ki tanımışım...

    YanıtlaSil
  14. anneniz yaşındayım ve sizi bir anne olarak sadece doya doya öpmek isterdim. ağlatınız beni ya:) sevgiler kızım nilgün

    YanıtlaSil
  15. okudum ve yine gözlerim doldu. Son günlerde bir gülen, bi ağlaklı, bi umutlu bi umutsuz gelgit halindeyim. Doğru bildiklerimizi, ülkemiz için, geleceğimiz için, çocuklarımız için savunmaya devam edeceğiz. Meydanlara inemediğim zamanlarda içim içimi kemiriyor. Uykularım hep huzursuz. Sonuna kadar direnmeye devam. Sana ve bütün yaralanan, hırpalanan, göz altına alınan arkadaşlarımıza geçmiş olsun. Güzel günler gelecek ve biz bu günlerin bayramını da kutlayacağız hep beraber. Şu anda durumun ciddiyetini ve önemini anlamamış olan arkadaşlarımız dahil.

    YanıtlaSil
  16. ne güzel bir insansın sen sibel...

    YanıtlaSil
  17. :(( öncelikle çok geçmiş olsun diliyorum,acının yanında bir insanın önyargısının yıkılması sevindirici bir haber.belki bir nebze yaşadıklarının acısını unutturabilir sana....eskiden din,ırk,mezhep ayrımı bilmezdik.sıra arkadaşım farklı bir mezheptendi belki bilmezdik hee saklıyormuydu sakladığını da sanmıyorum.öyle birhale getirdiler ki bizi başı açık olan kapalıya,kapalı olan açığa düşman görür oldu.dini inançları gereği örtülü olana son derece saygılıyım fakat diğer kesime tahammülüm yok..çok doluyum aslında ama uzatmamam en doğrusu sanırım tekrar tekrar geçmiş olsun...

    YanıtlaSil
  18. tüğlerim diken diken oldu olurken...ve hatta gözlerim doldu .bende tesettürlüyüm ama benimde en samimi arkadaşım sizin gibi.çok iyi bilirim bu dosluğu ve birbirini sorgulamadan kalpten gelen enerjiyle birlik olmayı ve bunun hazzı çok başkadır aynı görüntüde aynı görüştee olan kişilerle bilee zar zor anlaşırken zıt görüşle anlaşmaktır maharet ve birlik olmak ......

    YanıtlaSil
  19. Sevgili Sibel uzun zamandır takip ederim seni ama bugün yorum bırakma gereği hissettim.Öncelikle geçmiş olmuş.Tesadüflere inanmam herşeyin bir amacı vardır yani tevafuktur diye düşünürüm.Direnişin bir parçası olman ve kendini ifade edişin çok hoşuma gitti.İnşallah en kısa zamanda ülkemizde herşey yoluna girer de yaşadığımız bu eziyetlere değer.Sevgiler...

    YanıtlaSil
  20. sen ne diye boyayıp duruyorsun?

    yazsana :)

    daha çok yaz...

    geçmiş olsun
    sevgiler
    filiz

    YanıtlaSil
  21. Sibel,günlerdir tv karşısında kanal kanal gezip kafamı yorarken ve ne düşündüğümü kendime bile dillendiremezken yazdıkların; düşündüklerimin ve söylemek istediklerimin özeti oldu.
    Bedenimin biraz daha genç ve biraz daha sağlam olmasını ve o havayı
    -gaza rağmen-solumayı çok ister,m. Semttekinin dışındaki gösteriler katılamıyorum.Maalesef önümüzü de görememeğe devam ediyorum. Ama sarıldığım bir cümle var ki beni teselli ediyor.Bekle göreceksin diyor:Kula belâ gelmez hâk yazmayınca,hâk belâyı yazmaz kul azmayınca.

    Bedensel sıkıntın için acil şifalar dilerken bu sıkıntının ardındaki güzelliği gören aklını kucaklıyorum. Annene bu kadar güzel bir insan doğurduğu için tebriklerimi ilet.

    YanıtlaSil
  22. Merhaba, gelmiş geçmiş olsun yeni gördüm rahatsızlığınızı umarım bir an önce iyileşirsiniz.Yeni geldim İstanbul'dan bugün Halk tv izlerken bir an keşke orada olsaydım yine diye düşünmeden edemedim,bir an önce bu kargaşanın daha da büyümeden bitmesini diliyorum.

    YanıtlaSil
  23. Biraz etrafta olan biten tüm olumsuzluklardan sıyrılayım diye bloglara göz atayım dedim.Beni çok ağlattınız. Birincisi 1.5 yıl önce yaşadığınız durum:çünkü şu anda iki bileğim de kırık var ve beni eşim giydiriyor,2 parmağım çalışıyor ve bu yazıyı yazmak bile acı veriyor olduğu için yaşadığınız acıyı içimde hissettim, ikincisi insan sevginiz ve hayattaki duruş tarzınız. Sizi kutluyorum ve tanımasam da sevgiyle kucaklıyorum.Geçmiş olsun.

    YanıtlaSil
  24. Sibelciğim, günlerden sonra ilk kez bloglara bakma enerjim hafiften de olsa geldi ve senin bu postunu gördüm ve okudum (ama bir kez daha okuyacağım, sindire sindire) Ne kadar güzel yazmışsın, hislerime tercüman olmuşsun. Çok acı insanı hayrete düşüren günle yaşadık hep beraber. "Nasıl yani?" dedim durdum günlerce, nutkum tutuldu. Ama artık hepimiz gördük en çıplak haliyle nasıl yaniyi. Bundan sonrası için aydınlık günler diliyorum hepimize ve dilerken de hepimizin elimizi bir taşın altına koymamız gerektiğini düşünüyorum artık. Umarım kulağın iyileşmiştir ve bir anne olarak biliyorum ki annen ağlar, sızlar ama sonuçta kocaman bir gururdur neticede yüreğinde iz bırakacak olan. Sevgilerimle

    YanıtlaSil
  25. öyle güzel öyle içten bir yazı olmuş ki bu, ne demeliyim bilmiyorum. Bu gün Ali'yi gencecik bir canı daha kaybetmiş olmanın üzüntüsüyle kafam dağılsın diye bloglara bakıyordum, sonra bu güzel yazıyı kaçırmış olduğumu farkettim, okudum, okudukça dağıldım,sonra tekrar toparlandım. yüreğine sağlık. kucak dolusu sevgiler

    YanıtlaSil
  26. normalde bütün yorumları tek tek cevaplarım...ama sizlerde takdir ederisniz ki bu yorumlara kısacık cevaplar verip geçiştirmek mümkün değil..hepsi uzun uzun yazmayı gerektiriyor bana göre...bu sebeple hepinize toptan bir teşekkür etmekle yetineceğim...inanılmazsınız...hepsini bir kaç kez okudum inanın...tekrar tekrar teşekkür ederim...yanlız bırakmadığınız,duyarlılığınız ve her ne kadar tanışmamış olsak da sevginiz için...

    YanıtlaSil
  27. Sizi bu kadar geç keşfettiğim ama üzgün ama keşfettiğim ve yazılarınızı okuyabildiğim için mutluyum umutluyum. insana dair o kadar kayba rağmen kazançlarla doluydu gezi umudun olduğunun farklılıkların insanları kaynaştırabildiğinin onurlu direnişin duyarlılığın simgesiydi.sadece yaptıklarınızı değil yazdıklarınızı da zevkle takip ediyorum

    YanıtlaSil